15 Eylül 2015 Salı

Zaman

Dünyanın dönüşü ile anlamlandırdığımız kavram.

Geçiyor. Hiç anlamadan geçiyor hem de.
Geçenlerde annem geldi hafta sonu, evi falan temizliyor işte. Bir zamanlar en sevdiğim tişörtü yer bezi yapmış. "Zaten giymiyosun oğlum, yırtılmış sağı solu" dedi. Hiçbir şey diyemedim. Kalakaldım, gece gözüne far tutulan geyikler, tavşanlar gibi. Oturup düşündüm, geçmiş dediğim şeyin asla geçmemiş olduğunu fark ettim. Bir anda rohan atlıları gibi zihnime hücum etti tüm geçmişim. Geneli fluydu, ama verdiği his karnıma yediğim yumruklar silsilesiydi. İşte bu anlarda sigara nefesi alınabilir kılar. Yaktım, üst üste. Ne kadar karnıma kramplar girse de hatırlayabildiğim tüm anılarımı andım. Özlediğimi fark ettim. Kendimi özlediğimi. Bazı şeyler eskimiyor hakikaten. O yer bezi olan tişört şu anda en sevdiğim yer bezi.
Nesnelerin dünyasında yer alamıyor bazen sevgimiz, maddesel olamıyor. O zamanlar karnımıza vuruyor yokluğun şiddeti.
Düşlemekten dizlerimiz kanıyor ama vazgeçmiyoruz. Geceler gündüzler birbirine karışıyor. Bir şekilde, öyle yada böyle yaşıyoruz.

"dönmemiş dünyanın gündüzü, gecesi var mıdır?"

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder