2 Ağustos 2012 Perşembe

Anlamsız - 1

Siyah beyaz film denir ya, aslında gri film değil mi ? Ne siyahı siyah ne beyazı beyaz.

Hayatımda bir çok net olmayan şey olduğundan sanırım, çok daha hoşuma gidiyor bu filmler. Eskiden evlerimizde bolca bulunan "sarı lambalar" mesela, bir soba kenarı. Bir kaç beden büyük kazaklarım gibi. Çocukluk hislerim gibi, küçücük bedenimden beklenmeyen hayallerim gibi.

Şimdilerde üzerime uygun hissiyat bulmakta yaşadığım sıkıntı, bir çok ülkede açları daha aç, zenginleri daha zengin yapan ekonomik kriz dalgası gibi. Duygu açlığı kısmındayım tabi ki. Gün geçtikçe daha da aç kalıyorum, evet. Pek hoş değil göz göre göre hissizleşmek, fakat bir küçük umut parçası  fevkalade üstün bir görev üstlenerek sarabiliyor ruhumu.

Tabi ruhsal olarak böyle gel-git'lerle  dolu bir dönemdeyken dünyevi işler en can sıkıcı bölümler. Ütüydü, yemekti, çamaşır falan derken "anlık farkındalık" hissi vardır ya, böyle elinde bir şeyle kalırsın, kendini kaptırmış bi vaziyette bi an durup;"n'oluyo ya?" dersin, bir sigara yakarsın, hah işte, tam ondan yaşıyorum çoğu zaman.

Kör - topal, dans pistine itilmiş biri gibi hissediyorum kendimi.


                              
          Bande A Part filminden bir sahneye, Nouvelle Vague'dan Dance with me'nin uyarlaması.





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder