-Leyla-
"..vatan ve milletin refah ve mutluluğu uğruna her şeyimizi,bu arada hayatımızı dahi seve seve feda etmeye hazırız."
Televizyondan yükselen sesler çalındı kulağına. Son yıllarda, senenin bu dönemlerinde hep aynı konu üzerinden kısır bir tartışma dönerdi. Alaycı gülümsemesi yerleşmişti Leyla'nın yüzüne. Bu konuşma yapıldıktan kısa bir süre sonra doğmuştu, bugün yattığı hastane odasına benzer bir yerdi muhtemelen. Yanındaki vazoda suyu sararmış daha önce de birçok kez gördüğü ancak hep aklında olduğuna kendisini inandırmasına rağmen adını sormayı unuttuğu çiçek vardı.
Doğruldu yavaşça, oturdu yatağa. Bakamıyordu yüzüne. Tanımadığı birisi bekliyordu başında günlerdir.
-Yusuf-
Birkaç gündür uyanmasını beklediği Leyla' yı tanımıyordu. Onu bulduğunda apartmanın girişinde baygın haldeydi. İşten izin almıştı. Zaten hiç kullanmadığı yıllık izinleri birikmiş, gidecek yeri de olmadığından buradaydı. Onu burada tutan şeyin ne olduğunu düşünerek yatağın başucundaki koltukta uyuyakalmıştı. Her akşam kuyusunda yaptığını şimdi bir hastane odasında yapıyordu.
Onun uyanmasını beklemek, daha önce öldürdüğü hislerinin tekrar uyanacakları zamanla çakışıyordu sanki. Öyle düşünüyordu, öyle olsun istiyordu. Yasak olmasına rağmen camı açıp bir sigara yaktı, gece olduğundan gelip giden olmuyordu. Zaten gelen herkes gitmişti bugüne kadar. Sigarasını pencerenin pervazında söndürüp cebine attı.
Yolun yarısına iki senesi vardı şaire göre. Yusuf'a kalsa uzatmaları oynuyordu. Yolun asfalt kısmı bebekliği ve çocukluğu, parke ve az engebeli olan gençliği, taş ve toprak olansa olgunluk dönemiydi. Üstüne üstlük yokuş çıkmaya başlamış yorulup oturduğu ilk taşta : "Nerdesin lan koduğumun uçurumu !?"diyerek isyan ediyordu.
Uzun süre yalnız olmak kısa süreli yalnız bırakılmalardan kat be kat iyidir.
Umut mahallesindeki herkes birbirini tanırdı az çok, Yıkıntı sokak, numara 12'de bir çatı katında kalıyordu Yusuf. Ancak bu kızı hiç görmemişti daha önce; 'ne arardı ki böyle arka bir mahallede, hem de bu saatte' diye düşünmüştü onu bulduğunda. Hemen evin önüne bıraktığı arabasına atlayıp Medet Hastanesine getirdi onu.
-Çöldeki Kuyu-
"Memlekette her zaman bulunabilen ve özellikle son zamanlarda çoğalan kötü niyetli kişi ve kuruluşlar.."
Yusuf da Leyla gibi televizyondaki seslerle uyanmıştı. Gözlerini açmadan önce cebinden bir sigara çıkarıp dudaklarına yerleştirdi. Sonra doğruldu, gözlerini açtığında evde değil de hastanede olduğunu farketti ve Leyla'ya dönüp baktığında onu kendine gülümser halde buldu.
"Merhaba."
"Merhaba."
Karanlık olan kuyu biraz olsun aydınlanmıştı.
Çölün kavuran sıcağında bir meltem esmişti.
Kuyunun dipsiz karanlığını da, çölün yakıcı kumlarını da götürmüştü yabancı bir tebessüm.
"Ne de olsa O; tanıdıklarımdan daha az yabancıydı bana."
-----------------------------------------------------------------------------------------------------------
Kendime el oluyorum kendi ellerimle.